
Zeynep Gizem Şenel: Borges ve Ben - Kimlikler Üzerine Bir Öykü
Borges ve Ben, kısa öykünün ustası Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’in en kısa öykülerinden biridir. Pek çok açıdan çalışmalarının en belirgin yönlerinden bazılarını çok kısa bir “anlatı” halinde yoğunlaştırır.
Borges bu öyküsünde, Jorge Luis Borges’i dünyaca ünlü yazar “Borges” ile karşılaştırır. Yani aslında iki Borges vardır: Birey Borges ve yazar Borges.
“Diğeri”; Borges adındaki ünlü yazar, olayların baş kahramanıdır. Hikâyeyi anlatan Borges, bize diğer Borges’i, ismini profesörler listesinde gördüğünden ya da biyografik bir sözlükte adı geçtiğinden tanıdığını anlatır. Her iki adam da kum saatlerine, haritalara ve Robert Louis Stevenson’a karşı aynı tutkuyu paylaşırlar, ancak yazar Borges, bunlardan bir oyuncunun duruşunu ve performansını anımsatan “beyhude” bir tavırla hoşlanır.
Anlatıcı Borges, yazar Borges’in edebiyatını üretmeye devam etmesi için canlı bir vasıta olduğundan yaşamaya devam ettiğini söyler. Ancak, yazar Borges ürettiği edebiyat çağının hiçbir akımına gerçekten ait değildir; çünkü bireysel gelişiminin bir parçası haline gelmiştir. Borges, diğer yazarların eserlerinde kendisini daha çok tanımasına ya da kendisini daha net bir şekilde yansıttığını görmesine rağmen, her şeyi “Borges”e bırakır.
Birey Borges yıllar önce, zihnini başka şeylerle meşgul ederek yazar ikizinden kaçmaya çalışmış olsa da bu şeyler yazar Borges’in de meşguliyeti haline gelmiştir, böylece onun olduğu ve yaptığı her şey, Borges’in kimliğinin bir parçası haline gelir.
Birey Borges, Borges ve Ben’i hangisinin yazdığını bilmediğini itiraf eder.
Borges ve Ben özel benlik ile kamusal kişilik arasındaki uçurumla ilgilidir. Jorge Luis Borges, ünlü yazar “Jorge Luis Borges” ile bazı benzerlikleri paylaşan özel bir bireydir, ancak iki kişi arasında dikkate değer bazı farklılıklar da vardır.
Sonuçta, toplumun yazar Borges hakkında bildikleri birey Borges’in ev halinden, sahne ışıklarından uzak tavrından muhtemelen farklı olacaktır. Kamuoyunun Borges hakkında “bildiği” şeyler vardır ama bu yönler onun hikâyesinin tamamını anlatmaz.
Borges’in en ünlü öykülerinin çoğu gerçekliğe karşı algıyla (hatta gerçeklikle yanılsama arasındaki ilişkiyle) ilgilidir: Kahramanın kendi gerçek kökenleri hakkında şaşırtıcı bir gerçeği öğrendiği Döngüsel Yıkıntılar buna bir örnektir. Ve Borges’in çalışmaları sıklıkla, karşılaştığımız bağlama bağlı olarak yazarlara ve onların çalışmalarına farklı tepki verme yöntemlerimizle meşgul olur.
Bunun iyi bir örneği, baş karakterinin Cervantes’in Don Kişot’unun birkaç sayfasını kelimesi kelimesine yazmayı başardığı, ancak bilinçli olarak orijinali kopyalamadığı “Kişot Yazarı Pierre Menard”dır. Borges’in anlatıcısı, Cervantes'in Kişot’u ile Menard’ın Kişot’u yan yana konulduğunda sayfadaki kelimeler aynı olmasına rağmen, Menard’ınkini Cervantes’in on yedinci yüzyıl orijinalinden farklı okuduğumuzu öne sürer.
Jorge Luis Borges adındaki iki adam için de durum aynıdır: Biyolojik olarak konuşursak, Borges, yazar Borges’tir, ancak Borges’in kendisi de dahil olmak üzere oldukça farklı algılanırlar.
Tabii ki “yaşayan” ve “yazan” iki kişi arasındaki farklılıklar Borges’e özgü değildir. T.S. Eliot 1919’da kaleme aldığı ve Borges’in de mutlaka okumuş olduğu “Gelenek ve Bireysel Yetenek” adlı makalesinde “sanatçı mükemmeliyete ulaştıkça içindeki acı çeken bireyle yaratan benlik o kadar ayrılacaktır” fikrini tartışır. Bu, sanatçıların çalışmalarına kendilerinden hiçbir şey katmadıklarını önermekle aynı şey değildir; aksine gerçek sanatçıların deneyimledikleri şeyleri sanata dönüştürmeden önce onları tamamen değiştirmelerini ya da tahvil etmelerini savunmaktır.
Ancak Borges ve Ben birey Borges ve yazar Borges arasında doğrudan bir ayrım yapmakla kalmaz. Borges’in kurgularının bir diğer ortak özelliği de paradoksa olan sevgisi ve görünüşte imkansız anlam düğümleriyle oynamaktan keyif almasıdır. Her ne kadar birey Borges ve kitap raflarındaki Borges aynı olmasalar da, yazarlar kendilerini metinlere büyük çapta aktarmazlar, yine de anlatıcı Borges, birey Borges’in yazar Borges haline geldiğini itiraf eder: “Yavaş yavaş, her şeyi ona bırakıyorum.”
Ve elbette bu bizi Borges ve Ben’in paradoksuna, hikayenin kapanış cümlesinde Borges’in dikkat çektiği soruya götürür: Borges ve Ben’i hangisi yazmıştır? Hikayeyi birey Borges’e mi yoksa yazar Borges’e mi atfetmeliyiz? Gerçek şu ki seçim yapmak imkansızdır. Borges ve Ben yazar Borges’in öykülerinden oluşan bir seçkide yer aldığına göre bunun dünyaca ünlü yazarın ürünü olduğu açıktır. Ancak yine de anlatıcı bize onun yazar Borges olmadığını, “diğeri” olduğunu söyler.
Borges ve Ben günümüzde de cazip bir hikaye olarak kalmaya devam ediyor, çünkü ana teması, özellikle sosyal medya çağında ünlülere olan takıntımıza uyarlanabilir ve benzetilebilirdir. Örneğin tanınmış bir yazar hayranlarından birinin son kitabını öven tweetini beğeniyor. Peki hayran tweeti beğenenin yazarın kendisi olduğunu nasıl biliyor? Peki ya twitter hesaplarını onlar adına yöneten reklamcıları ya da sosyal medya asistanları ise?
Belirli bir yazarın kendi sosyal medya hesaplarını yönettiğini biliyor olsak bile, bu sorun ortadan kalkmaz. Dünyaca ünlü yazar Hamilton hayranının tweetini mi beğendi yoksa birey Laurel Hamilton mu beğendi? Bir fark var mı? Profesyonel anlamda mı yoksa kişisel olarak mı tweet atıyorlardı /beğeniyorlardı? Bu metafizik bir bilmecedir ancak Borges’in ölümünden sonra onun hakkındaki birçok şeyin olduğu üzere daha da önemli hale gelmiş bir bulmacadır.
Ayrıca bir diğer eseri Babil Kütüphanesi’nin internetin icadından bu yana nasıl yeni bir önem kazandığını görmemiz önemlidir. Ünlülerin kültürü internet ve sosyal medya tarafından değiştirildiğinden beri okuyucuların bir şekilde kitaplarını okudukları insanları kişisel olarak tanıdıklarını hissetmelerini mümkün kılmıştır.
Bazı bakımlardan Edgar Allen Poe’nun ‘William Wilson’ hikayesinin güncellenmiş versiyonu kabul edilebilecek olan Borges ve Ben benlik ve profesyonel kişilik arasındaki sorunlu ve paradoksal ilişkiyi keşfederken, sıradan insanların da gündelik hayatlarında büründükleri birden fazla rolü fark etmelerini sağlayan sıra dışı bir eserdir.