
Rüzgârlı Köşe: Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar
Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar - Rebecca Solnit (öneri kitap)
Rüzgârlı Köşe’nin rüzgârı, kız kardeşlerimle saçlarımızı savurmamızdan bu kez. Biz bu köşede şarkı söyler, dans eder, kahkahalar atar, şiirler yazıp okuruz aşklarımıza. Yok, yok ne diye öyle köşelere sıkışıp kalalım? Dünyayı hulahop yapıp çeviririz kalçalarımızda.
Bize bilgiçlik taslayan adamlar çoktur: Onlara ne şiir var ne saçımızın rüzgârından bir üfürük! Fakat, yaprağı incitip dalı kırana, bedeni devirip toprağımızı tutuşturanlara; bilsinler ki omacalar dualar okurlar köklerimize geceleri. O köklerdir, uzanır gezegenimizin çekirdeğine. Çünkü Dünya koca bir rahim, içinde tutuşan kızıl bebeğiyle. O küçük kız tekmeler yer küreyi, incitilirse annesi. Erozyon, deprem, kuraklık, çığ... Biz kadınlar yürürüz ayak tabanlarımız ateşten, saçlarımız nehirlerden. Annemizin, anneannemizin, ninemizin adını haykırarak toprağa. Sonrası felaket; işte bunu bilsinler o adamlar.
Her adam da böylesi çirkin değil. Yakışıklı adamlar da vardır. Metalaştıracak değilim; bizim işimiz sevmek! Sizinki de yermek olmasın: Yaşayıp gidelim kardeş, sevgili. Âdem, elmayı yemeyip de ne halt edecektin? Cenneti el ele, Dünya’da ne diye kurmayalım?
Burada bitecekti köşe yazısı ama bitemedi:
Yıllar evvel bana o soruyu niye sordun be adam? Oysa misafirdin, evimize hoş gelmiştin.
“Sen Rosa Luxemburg kim, biliyor musun?”
“E... Tabii.”
“Kim?”
Kızsam mı kız kardeşimden imtihana çekildiğimden, yoksa uslu uslu yanıt mı versem bu kendimi ona ispat etmem gerektiğini düşünen adama... (Böyleydi işte, birileri ev işini değerlendirir öbürü de bilgini. Bazı beyler, beylik laflar etmeyi severler.) Ne diyeceğimi bilememiş, donup kalmıştım. “Evdeki Melek”i öldürmem gerektiğini o gün de anlamamıştım ya; misafirime gereken özeni göstermiş, sofralar kurmuş, cehaletimin verdiği neşemle de uğurlamıştım onu. Ne diye aklıma geldi bütün bunlar şimdi birdenbire? Hem de harlanan bir öfkeyle? İşte böyle, ruhu sarsıp şahlandırıyor bilmiş adamların lakırdıları. Unutulmuyor. Unutmamak gerek kızlar, en küçük aşağılanmayı bile.
“Ohoo bu da bir şey mi; biz ne aşağılanmalar yaşadık ne tacizler... Ne ölümlerle öldük biz!”
Burada bitsin artık köşe yazısı. Cereyan yapmaya başladı hüzün, pencerelerim öfkeyle çarpıyor.
_____________________________________________________________________
NOT 1: Evdeki Melek - Kadınlar İçin Meslekler - Virginia Woolf
NOT 2: Çok sevdiğim bir pasaj, Deborah Levy’nin Bilmek İstemediğim Şeyler adlı kitabından:
... “Sevgi içeren her şey gibi, çocuklarımız bizi ölçüsüz mutlu ediyordu- aynı zamanda perişan- ama asla yirmi birinci yüzyılın Yeni- Ataerkilliğinin bize hissettirdiği kadar perişan değil. Bizden edilgen ama hırslı, anaç ama erotik enerjiyle yüklü, özverili ama doyumlu olmamızı bekliyorlardı- ekonomik ve domestik her çeşit aşağılamanın hedefi olan Güçlü Modern Kadın’dık. Her zaman her şey için kendimizi suçluyorsak da gerçekte neyi yanlış yaptığımızdan emin değildik.”
NOT 3: İpucu: Yeni Ataerkillerimiz, önceki sürüm ataerkillik üzerine de bilgiçlik taslamayı severler.