Metin Çalışkan: Kaptan Kurmaca - Sizden Gelenler

Yeni haftadan merhabalar.

Köşe yazıları başlayalı beri ilginç taleplerin önü arkası kesilmez oldu. Sayısız mail aldım. İçlerinden bazılarını buraya taşıma lüzumu görüyorum.

İlk olarak, geçen hafta vallahibillahiacayipiyiyazarim@kendimedebi.com adresinden gelen dosyadan bazı parçaları yayımlamak istiyorum. Şimdilik, sadece etkinlik haberleriyle ve bir giriş yazısıyla yetineceğim. Dosyadaki öyküleri elden geçirmem gerek. Yazılanları kimin yazdığına, niyetinin ne olduğuna dair bir bilgiye ulaşamadım lakin iş üstündeyim. Bu konularda elimden geleni yapacağım. Sevgili okurlar rahat olabilirler.

O halde, yeni kurmaca gezegenimize buyurun...

*

Gerçeklerden Beslenen Ve Gerçeği Aşan Gerçek Hikâyeler (Mailde Böyle Bir Not Mevcuttu)

*

Şeytan Bey’in şu zalim dünyada en çok korktuğu şey edebiyatçı tayfasıydı. Aslında bu tayfadan kimilerinin yaptıklarına baktığında, onları takdir etmiyor değildi. Kendi vasıflarına çok çok yakın insanlar görüyordu aralarında... Bu ona haz veriyordu ama yine de kontrol edilmeleri gerektiği kanaatindeydi. Eh ne de olsa çok ileri giderlerse Şeytan Bey’e pek ihtiyaç kalmazdı. Bu nedenle Şeytan Bey meleklerin bazılarına çeşitli rüşvetler yedirerek Tanrı’nın bakışlarının dışında kalan meçhul bir yerde kendi barını kurdu. Tam altı yüz altmış altı günde. Yazarların yayıncılarla, yayıncıların yazarlarla, yazarların okurlarla, okurların yayıncılarla, yayıncıların dağıtımcılarla, dağıtımcıların yayıncılarla, dağıtımcıların yazarlarla, yazarların dağıtımcılarla, kitap zincirlerinin para getirebilecek herkesle yaptıkları gizli veya açık anlaşmaları kanla bağladı, tarafları lanetledi.

*

Düngezgini

Bar tarihinin en eski kurbanı yazarı silinip yok olan Düngezgini isimli bir ilk kitaptı. Kitap iyi miydi, kötü müydü kimse hatırlamıyordu. Bilinen kitabın uzun bir süre kolay hedef olduğuydu. Bir iki kitap tanıtım yazısı çıkmıştı hakkında. Raflarda sergilendiğini görense pek olmamıştı. Ancak birkaç okura ulaşabilmişti. Kitap en nihayetinde kâğıt hurdasına düşmüştü. Sonra, kim bilir neden, saygın bir eleştirmen derinlikten uzak bir inceleme yazısında kitabı yerden yere vurmuştu. Yazı büyük yankı uyandırmıştı. Herkes aniden kitabı sorar olmuştu. Çoğu insan kitabı sosyal medyada çarmıha gerse de satışlar patlamıştı. Fakat hemen hemen hiç kimse eleştirmenin bu barda, sahneye yakın bir masada kitabın üzerinde tepindiğini, dişleriyle sayfalarını parçaladığını, sürekli övgüler düzdüğü kimi yazarların da el ele tutuşup bir çember oluşturarak kitabın etrafında dans ettiğini ve kitabı lanetlediklerini bilmiyordu.

Şeytan Bey’se onları görmüş ve keyifle barmene dönüp bir Dante kokteyli istemişti.

Not: Bu kitabı okuyup seven, sonrasında kitabın müritleri olan bazı kişilerin kitabın kopyalarını canları pahasına korudukları ve her yıl kitabın basım tarihinde toplanıp kitaptan bölümler okudukları rivayet edilir.

*

İmza Günü

Barda gerçekleşen son imza günü tam bir felaketti. Hem ölümlü diyarın hem de ölümsüz diyarın çok sevilen yazarı Şerafettin Yıldız imza günü için yüklü bir cürüm ücreti karşılığında Şeytan Bey’le anlaşmıştı. Fakat tek bir isteği vardı, kitapları etiket fiyatına buradan alınacaktı ve tüm para kendisine kalacaktı. Şeytan Bey, yazarın kariyerinin zirvesine tırmanırken aşağı attığı insanların ruhlarıyla epey eğlendiğinden ve kitaplarını da fena bulmadığından bu isteği kabul etti.

Aylar öncesinden duyurular yapıldı. Herkes heyecanla beklemeye başladı, bar tarihinin en kalabalık günü geldi çattı fakat Şerafettin Yıldız orada değildi. Kendi yerine asistanını yollamıştı. Ufak tefek sesler yükselse de asistan herkesi sakinleştirebilmişti. Üstelik, Şerafettin Yıldız’ın imzasının aynısını atabildiğini bildirdi. Ayrıca yazarın güzel sözler defterini de yolladığını, tüm okurları için onların keskin zekâlarını ve yoğun duygularını övecek güzel sözleri olduğunu belirtti.

Elbette bu saçmalığa katlanmak istemeyip ayrılanlar oldu; kalanların sayısı da hiç fena değildi.

Şeytan Bey bu duruma çok takılmasa da gururu ayaklar altına alındığından Şerafettin Yıldız’ı kalan ömrü boyunca tekrar tekrar aynı kitabı yazması için lanetledi. Sonuçsa beklediği gibi olmadı. Şerafettin Yıldız’ın sırtını dayadığı güçlü yayınevinin, reklamcıların, paralı hayranların ve çok daha fazlasının efsunu lanetten daha güçlüydü.

Bazı nitelikli okurlar bu konuda ayaklanıp eylemler yapsa da eylemler üniformalı edebiyatçılar tarafından aşağılamalarla, küfürlerle hatta kanla bastırıldı.

Şeytan Bey gayriihtiyari tövbe etti ve yaklaşık bir yıl boyunca kendisine güldü.

*

Dosyada barın yerini gösteren bir de harita mevcuttu; onu paylaşıp paylaşmamaya karar veremedim... Vaktimiz var, ne olacağı belli olmaz. Belki önce ben uğrar, bir havayı koklarım.

Şanslıysam, iyi bir anlaşma bile yapabilirim.

03/03/2025
91