Kaptan Kurmaca: Seyir Defteri I

Seyir Defteri'ne hoş geldiniz.

Her hafta birlikte bir kurmaca gezegene uğramaya çalışacağız. Bu gezegenler bazen bizim evrenimizde bazense paralel evrenlerde yer alan gezegenler olacak.

Yani?

Yanisi şu; bahsi geçen eserler, ulaşabileceğiniz eserler olmayabilir. Ama sorun yok: Hayal etmeyi sürdürebiliriz öyle değil mi?

Hazırsanız, ilk kurmaca gezegenimize yolculuğumuz başlıyor.
 

*

İlk yazımda, Alice Blake'in kaleme aldığı Cambaz'ın Düş Dediği kitabını ağırlayacağım. 

Cambaz'ın Düş Dediği geçtiğimiz yıl Panayır Kitap etiketiyle yayımlandı. Blake'in dilimize kazandırılan ilk ve şimdilik tek kitabı olan uzun öykünün çevirmeni ise Su Ertegün.

Yazar Blake'in ve bu kitabın ilginç bir hikâyesi var: Yazdığı dönemde ilk kitabıyla başarı yakalayan, başarısını diğer kitaplarıyla da sürdüren Alice Blake'in popülerliği giderek kıskançlıklara neden olur. Çok geçmeden yazarla ilgili söylentiler yayılır. Fısıltılara göre metinler Alice Blake'e ait değildir. Kitaplar, Blake'in parayla tuttuğu başka bir yazarca kaleme alınmaktadır. Blake bir türlü bu dedikoduların önüne geçemez. Ne yapacağını düşünüp-dururken aklına bir fikir gelir. Herkesin gözü önünde bir kitap yazarsa gerçeğin ortaya çıkacağını düşünür. 

Apar topar harekete geçer.

Kasaba meydanına bir daktilo koydurur ve her gün orada yazar. İlk başlarda dalga geçenler, onu aşağılayanlar olur. Sonra ilgi azalır. Fakat Blake'in vageçmeyeceği anlaşılınca iş giderek büyür. Artık büyük bir kalabalık onu izlemekte, bir noter her akşam yazdıklarını tasdik etmektedir. Hatta kitabı bitirip bitiremeyeceği, Blake'in yazarlığını kanıtlayıp kanıtlayamacağı üzerine iddiaya tutuşanlar bile çıkar.

Nihayet, üç aylık bir süre sonunda Blake Cambazın Düş Dediği metnini tamamlar, uzun öyküsünü tek bir noktasına dokunmadan yayımlatır. Metin, orijinal haliyle günümüze kadar gelir. 

Kazandığı meydan okumaya karşın Alice Blake yazarlık yaşamı boyunca birçok başka engebeyle de karşılaşır.

Yazar, Cambaz'ın Düş Dediği kitabında genç bir Cambaz'ın tel üzerindeki ilk gösterisine odaklanır.

Cambaz'ın yeni katıldığı Tedirgin Kumpanya uzun zamandır doğru düzgün iş yapamayan bir kumpanyadır ve tel cambazları bir yıl evvel ortadan kaybolmuştur. Bu nedenle, kumpanya sakinlerinin hepsinin içine sinmese de Cambaz'ı aralarına kabul ederler.

Cambaz'ın Tedirgin Kumpanya'ya katılmasıyla, kumpanyadakilerle geçirdiği vaktin artmasıyla dış dünya, gösteriler dışındaki dünya usulca silinir; Cambaz kumpanyanın diğer sakinleri gibi zamanı geçmiş (giyim kuşamının, konuşmalarının, tavırlarının değişimiyle) biri haline gelir.

Tabii Cambaz kumpanyada birçok sorunla karşılaşır. Sorunlardan en önemlisi, Komedyen'in Cambaz'a güvenmemesidir. Komedyen, bir önceki tel cambazının kaybından yeni cambazı sorumlu tutmaktadır, zira ona göre zamanlama manidardır. Böylece Komedyen, Cambaz'ın provalarını giderek zorlaştırır.

Blake, burada polisiye türünden yararlanır ve metin iki koldan ilerler.

Birinci katman Cambaz'ın kumpanyadaki gündelik zamanlarını içerir. İkinci katmansa Komedyen'in diğer kumpanya üyelerini ikna etme çabasını, Cambaz'ın işlerini zorlaştırdığı sahneleri...

Yazar Alice Blake çatışmaları sürdürürken, kitabın ortasından itibaren bambaşka bir anlatı kurar. Meçhul biri Cambaz'ı ziyarete gelir, o ana dek tanrı anlatıcıyla aktarılan satırlar yerini sadece diyalogla ilerleyen, tiyatro metinlerine benzer bir bölüme bırakır. Kumpanya sakinleri meçhul kişi üzerine tahmin yürütürken, hepsinin geçmiş hikâyelerinin ipuçlarını da yakalarız.

Bu bölümde de Komedyen öne çıkar, arkadaşlarını Cambaz'a karşı uyarmayı sürdürür. Ancak ona kulak asan olmaz.

Meçhul kişi Cambaz'ın karavanına girdiğindeyse sahne ve anlatım yeniden değişir. Artık Cambaz'ın teldeki ilk gösteri akşamındayızdır.

Kalan satırlarda Blake yalnızca Cambaz'ın uzunca bir iç monologuna yer verir ki kitabın en sevdiğim kısmının burası olduğunu söyleyebilirim. Cambaz'ın tüm duygularını hissedebildim, ayrıca tel üzerindeki gerginliğin de güçlü bir şekilde yansıtıldığı çok açık. Okuma coşkumun arttığı böylesi bir anlatım sonrasındaysa bir parça hayal kırıklığı yaşadım.

Cambaz'ın Düş Dediği son bir numarayla sonlanır ama bu sefer numarayı sevmediğim kesin. O ana kadar bazı sahnelerle gerçeklik-kurmaca, gerçek-rüya sınırını belirsizleştiren Blake finalde net bir noktayı işaret eder. Burada da okura pay bırakmasını tercih ederdim açıkçası.

Yine de Cambaz'ın Düş Dediği kalbimde yer edinen kitaplardan oldu. 

Bir yerlerde rastlarsanız, tavsiyedir.
Rastlamazsanız da hayal edip keyfini sürün.

 

08/02/2025
52