
Gizem Pınar Karaboğa: Rüzgârlı Köşe - Bu Bir Köşe Yazısı Değildir
Artık öyle bir köşecikte yazıp okuyacak zaman değil dostlar. Rüzgâr köşelerden esmez. Burada iki tertemiz, sıcacık, masmavi doğruyu kesiştirip bir köşe de edinsek, içine sığışıp huzur bulamayız. Tüm köşeler gittikçe daralır, hapishanemiz olur bizim. Kalem de gücenir zaten, avuçta durmaz olur. Çünkü ancak sıkılı bir yumruğun içinde dik durur kalem; kağıdını öyle sürer.
Yok, olmaz: Bu kara parçası aylaklığı kabul etmez. Her sabah bir başka sancısıyla uyanıp her gece tüm bedeninde suskunluğunun vicdan azabı kımıldarken gün boyu ne hayaller kuracaksın, ayağını sürüyüp nereye gideceksin? Ne isterdim şu gezegende günler geceler arasında seğirterek ömrümce serserilik edeyim; laf! Boş söz bunlar artık:
Oysa zalimin zulmü varsa Kawa’nın demir gibi yüreği var, kara kış varsa Newroz da var. Oysa bahar eninde sonunda gelir, çiçeklerin koparılmasına ve pamuk şekerli seslenişlere rağmen! Hem adalet daha yeni ölmedi. (Bunları sonra konuşacağız) Neyse ki ahtapotlar gibi yavrulayıp ölür adalet. Bu kez hep beraber, sekiz koldan, sağ salim büyüteceğiz çocuğumuzu.