Fuat Sevimay: Demokratik Hacı Dayı III

HAM’FENDİ

Güzel, dedi Müşavir.

Ham’fendi o güzel gözlerini şöyle bir çevirdi, derin derin Müşavir’e baktı. Efendim?

Ah kurban olurum, efendim diyen dillerinize. Ne kadar da akça pakça ne kadar da kıvırcık saçlı, ne kadar da ceylan köylü, ne kadar da güzelsiniz diyecektim ama söze ne hacet. Güzelliğiniz ayan beyan ortada. Lütfedip oturmaz mısınız?

Ham’fendi, eteğinin ucunu toplayıp Müşavir’in oturduğu banka ucundan ilişiyor. Sonra poposunu kaldırıp üç beş parmak daha Müşavir’den yana kayıyor. Ah gözleri ne güzel, ılgıt ılgıt kokusu ne güzel, halkımız ne güzel, şu park şu söğütler ne güzel ya Rabb’im.

Benden, diyor Müşavir, bir talebiniz var mı? Belediyemizin bütün imkanlarını sizin için seferber etmek isterim. Bütçemiz, vidanjörümüz, Sayın Başkan’ın makam koltuğu, her türlü alet edevat ve dozerimiz emrinize amade. Siz yeter ki bizden… Müşavir duraklıyor. Şöyle okkalı bir söz söylese de Ham’fendinin kalbini çalsa. Ne demeli ne demeli? Lan kör olası kafa, olmadık yerde duruverirsin. Ah tamam. Kaldığı yerden sürdürüyor. Benden talep ediniz, gerekirse Kaydırı Kuppak’ı üstünüze yapayım.

Ham’fendi kıkırdıyor. Ay bilemedim ki şimdi. Mesela beni dozerle gezdirseniz hoş olur.

Gezdirmem mi diyor Müşavir. Dağ tepe dolanırız, seni kepçeye oturtur, havaya kaldırıp indiririm. Şehirdeki lunapark gibi. Sonra acıkırsak...

Müşavir’in uykusunda içi geçti. Ağzını şapırdatıyor. İki lokma bir şey olsaydı şöyle açlığını bastıracak.

Ham’fendi, Şükran’gillere kek yaptıydım, yer misiniz, diyor. Sonra çantasının ağzını aralıyor. Eli çantanın içinde geziniyor, geziniyor, geziniyor. En sonunda bir top kek çıkartıyor. Ambalajını usulca soyuyor. O ara Müşavir de say ki Ham’fendinin elbiselerini gözleriyle soyuyor. Şu diri memeler, şu top kek gibi yusyuvarlak kalçalar. Elleriyle hepsini tek tek avuçluyor. Ay dur kız uluorta, diyor Ham’fendi. Sonra top keki uzatıp, yer misin, diyor.

Yerim yavrum, yerim. Müşavir, Ham’fendinin beline sarılıyor. Bu arada Sayın Başkan’ın afra tafrasına bakma, bütün işleri halleden, halka kulak veren, park yeri belirleyen, halkla bütünleşen benim. Başkan dediğin fasa fiso.

Benimle de bütünleşsene, diyor Ham’fendi.

Ah bütünleşmez mi hiç bütünleşmez mi! Yeter ki halk bütünleşmek istesin. Müşavir uykuda yumuk gözlerini bir kez de rüyasında yumuyor. Dudaklarını uzatıyor. Tam eğilip Ham’fendiyi öpecekken. O ne lan?

Ben o belediyenin de zabıtasının da başkanının da sülalesinin de diye diye tepelerinde dolanan biri. Hay koduğumun işportacısı, sırası mı şimdi, bir git.

Ham’fendinin de gözleri korkuyla fal taşı gibi açıldı. Ah abim!

Abisi miymiş? Müşavir’in sıçtığının resmidir. Olduğu yerde küçülüyor, küçülüyor, küçülüyor. Küçülüp sivrisineğe dönüşüyor. İşportacı devasa elini kaldırıp Müşavir’i öldürecekken, Ham’fendi abisinin elini tutup bizimkinin hayatını kurtarıyor. Öylece üstüne bir cesaret gelen Müşavir büyüyor, büyüyor, büyüyor. Belediyenin sinek ilaçlama aracıyla işportacının üstüne üstüne yürüyor. Zoru gören işportacı, yandım anam diye koşarak kayıplara karışıyor. Ham’fendinin gözleri büyülenmiş. Ne kadar da kahramansın Müşavir.

Dur, şu yarım bıraktığı işe eğilsin yeniden. Ham’fendiyi belinden kavrayıp kendine çekiyor. Gözlerini yumup dudaklarını uzatıyor. Tam öpecekken. O ne lan?

Müşavir’in kulağına homur homur sesler çalınıyor. Dönüp bakıyor ki anlasın, nedir ne değildir. Sonunda bu da onun görevi. Ama bu homurtuların sebebini bir türlü çözemiyor. Aman, acelesi yok ya. Şimdi en yakınındaki halk ile bir ilgilensin, sonra uzaktaki halka bir ara bakar. Bakışlarını yeniden çeviriyor ama. Ama!

Tekrar döndüğünde Ham’fendi yok. Ham’fendi? Neredesiniz? Neredesin Ham’fendi? Kalkıp aramak istiyor ama eli ayağı uyuşmuş. Tüh, kaşla göz arasında kadını kaybetti.

O ara homurtular git gide artıyor ve sanki Müşavir’e doğru yaklaşıyor. Derken. Öbek öbek halk, o bankta uyuşup kalmış Müşavir’in üstüne üstüne yürüyor. Şunu istiyoruz bunu istiyoruz diye diye sağını solunu dürtmeye başlıyorlar. Müşavir çaresiz. Lan size tek tek sordum, bakkal efendi sana sordum, taksici sana sordum, teyzem sana sordum. Gençler, kasap kardeş, sağır ihtiyar, hepinize, ne istiyorsunuz talebiniz nedir diye tek tek sordum, ağzınızı açıp doğru dürüst iki laf etmediniz. Sizin belediyeden, demokrasiden anladığınız bu mu? Şimdiyi mi buldunuz?

Müşavir bunları diyor demesine de halkın laftan sözden anlayacağı yok. Orasını burasını dürtüp duruyorlar. Bir yandan da homur homur söyleniyorlar ama Müşavir uykusunda anlamıyor ki ne dediklerini ne istediklerini.

Homur mu diyorlar hamur mu, horul mu marul mu nedir? Horul diyorlar galiba.

Ne demekse?

23/02/2025
61