Demokratik Hacı Dayı XI

KAYYUM BAŞKAN

Kolluk kuvvetleri gelip meydandaki kalabalığı bastırdı. Halkla İlişki Torun başta olmak üzere, Hacı Dayı’nın cesedinin başında ağlaşanları, metanetli olmaları telkini ve devletimizin gereken her şeyi yapacağı iknası ve teminatıyla evlerine yolladı. O gece ilçenin morgunda dinlenen Hacı Dayı’nın bedeni, ertesi gün hazin bir törenle, gözyaşları içinde ve Hoca Efendi’nin duaları eşliğinde defnedildi.

Yine kolluk kuvvetlerinin kontrolünde tüm bu elim olayların müsebbibi olarak görülen Sayın Başkan istifa ettirildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarıldı, davası sonra görülmek üzere şartlı salıverildi. Yerine Ankara’dan acilen atanan Kayyum Başkan geçti.

Kayyum Başkan, ayağının tozu ve üstüne kuşandığı otoritesiyle Kaydırı Kuppak’a gelir gelmez ilk önce meydanı denetledi, olayların gidişatını kavradı, Hacı Dayı’nın nereden koştuğuna, halkın ne tarafta toplandığına, kamyonun ne yönden geldiğine baktı, sonra belediye binasına geçti. Makam odasına girmeden önce gözüne bir önceki başkanın, kapının girişine astırdığı tabela çarptı. Herife bak, dedi, kapıya “Sayın Başkan” yazdırmış. Te Allah’ım ya.

Bir adım geride el pençe divan duran Müşavir, hakkınız var efendim, ben yapmayın etmeyin, yakışık almaz dedim ama dinleyen kim. Devlet işlerinde hem acemi hem de nasıl desem, biraz kafasının dikineydi kendisi.

Kayyum Başkan, cık cık diyerek makamına geçince masadaki tabelayı da kaldırıp Müşavir’e uzattı. Bunu alın, kapıdakini de söktürün, Sayın Başkan’ı sildirip Kayyum Başkan yazdırın, dedi. Halk, kendi derdiyle kimin gerçekten dertlendiğini bilsin.

Müşavir baş selamıyla tabelayı alırken, ilçemiz hiç arzu etmediğimiz olaylar yaşadı, dedi. Ne yazık ki halka hiç kulak vermedi önceki başkan, öyle olunca da olaylar bu raddeye vardı. Sizin deneyiminize dayanarak soruyorum efendim, bu gerilimi nasıl çözsek?

Kayyum Başkan sol eliyle başını kaşıdı. Bir an uzaklara daldı. Sonra kalkıp pencereye yanaştı, meydanı bir kez de yukarıdan denetledi. Elim kaza, dedi, şurada mı gerçekleşti?

Müşavir de kafasını uzatıp, sağ işaret parmağıyla meydanın tam ortasını mimleyerek, Hacı Dayı’yı kaybettikleri o dehşetli anı yeninde yaşıyormuşçasına, maalesef, maalesef, dedi. Sonra başını üzüntüyle yere dikti.

Tam o noktaya, dedi Kayyum Başkan, Demokratik Hacı Dayı heykeli diktirelim.

Demokratik mi Hacı Dayı?

Halkın manevi değerleri için böyle hazin bir şekilde can vermiş, ilçenin ilim irfan sahibi bir değerinin anısının en güzel şekilde yaşatılması gerekiyor. Evet, en güzelinden ve hiçbir masraftan kaçınmaksızın Demokratik Hacı Dayı heykeli yaptıracağız. Bir an önce hazırlıklara girişin. Duyurusunu da pankartla yaptırın ki halkımız yatışsın, ölenin ardından kadir kıymet bilindiğini gözleriyle görsün. Sonra da hesap kitap işlerine, bütçeye, ihalelere, personel listesine bir bakalım.

Vallahi bu kadarını Müşavir bile düşünemezdi. Vallahi bravo. İşte devlet tecrübesi, işte dirayet, işte idareci. Önceki neydi öyle ya! Müşavir’in, Kayyum Başkan’a o dakika çok içi ısındı. Hakkınız var efendim, dedi, rahmetli Hacı Dayı’mız, hacılığının ve dayılığının yanı sıra demokrasi konusunda da örnek bir şahsiyetti. Halk ne ister bilirdi. Halkın talepleri şikayetleri ve sair konularda sürekli akıl yürüten, derin fikirleriyle bizi besleyen bir şahsiyetti. Benim de kendisiyle uzun uzadıya istişarelerim olmuştur.

Sonra, emredersiniz Kayyum Başkan, deyip topuk selamıyla çıkacakken durakladı. Bir mevzumuz daha var efendim. İlçemizin ileri gelenlerinden Hoca Efendi, uygun bir zamanınızda makamınızda sizi ziyaret etmek istiyor. Kendisiyle istişarede bulunmanız halinde, gergin ortamın yumuşatılması noktasında çok yardımı dokunacaktır.

Kayyum Başkan gözlerini Müşavir’in gözlerine dikiyor. Ağzı aralanıp sonra kapanıyor. Ardından ağzı yeniden aralanıp, hocadır şeyhtir şıhtır onlar nereden çıktı yahu, diyor. Sonra bakarız. Müşavir, elden ne gelir, ben diyeceğimi dedim, dercesine bakarken Kayyum Başkan, heykeli, diyor elini şakağına götürüp, kime yaptırırız?

Müşavir şöyle bir düşünüyor. Lan diyor, içinden kendi kendine, park bahçe olsa tamam, yol asfalt olsa tamam, boru döşenecek kaldırım sökülecek olsa tamam da Kaydırı Kuppak’ta heykeli kime yaptırırız ki? Şehirde olsa iyi kötü bulunur birileri ama burada. Aman hiç de sevmez bu sanat sepet işlerini, entel dantel takımını ya madem Kayyum Başkan böyle buyurdu... Aklı öyle gezinirken birdenbire, Mıhsıçtının Üssüün, diyor.

Kim kim, diyor Kayyum Başkan.

Resim Heykel okumuş bir hemşerimiz var. Mıhsıçtının Hüseyin. Gerçi heykel yapmışlığı var mı bilmem ya iyi kötü fikri vardır, emrederseniz ona bir sorayım.

Başkan, tamam, diyor. Bu Hüseyin kardeşimizi bir an önce bul gelsin. Hacı Dayı’nın akrabalarından da bir kişiyi getirin. Yarından tezi yok, Demokratik Hacı Dayı heykel projemize hızlıca girişelim.

Müşavir çıkacakken yine duraklıyor. Efendim, diyor sesinin en kibar haliyle, bir ara Hoca Efendi makamınızda sizi ziyaret etmek istiyor, dedim ya. Ne zaman uygun olursunuz acaba? Ne diyelim Hoca Efendi’mize?

Kayyum Başkan kafasını kaldırıyor. Yüzünde kızgınlıkla umursamazlık arası bir ifade yanağından dudağına dolanıp duruyor. Yahu sen de taktın hocaya, şimdi işimiz gücümüz var. Haber vereceğim dedim ya. Hadi.

İyi madem. Şimdilik yapacak bir şey yok. Müşavir bir zaman Kayyum Başkan’ın suyuna gitsin. Hadi bakalım.

 

01/04/2025
37